Öncelikle uçmaktan korkuyorsanız, korktuğunuz için kendinizi suçlamaktan vazgeçmelisiniz. Uçuş korkusu olan pek çok insan uçmaktan, kapalı mekânlardan veya yüksekten korktukları için kendilerine kızarlar. Ne zaman panik atak geçirseler, genellikle belirsiz nedenler yüzünden kendilerini suçlu hissederler. Ancak düşüncelerinin merkezinde yatan sebep, kendilerini suçlamalarıdır.
Kimisi zayıf yönleri için ebeveynlerini veya eşlerini suçlarlar. Aslında kendinizi ya da başkalarını suçlayarak sorununuzla başa çıkma kabiliyetinizi azaltırsınız. Mümkün olabildiğince güçlü olmanız gerekir. Bu veya başka herhangi bir korkunun üstesinden gelebilmek için desteğe ihtiyacınız olabilir. Sorununuz olduğu gerçeğini kabul etmek ve korkunuzdan kurtulma hedefinizi saptamakla işe başlayabilirsiniz.
Uçuş korkusunun sebepleri araştırılarak, bu konudaki uzmanların görüşleri aşağıda derlenmiştir.
KALITIM: Sosyal bilimciler, akıl sağlığı sorunlarının ve normal kişilik özelliklerinin gelişiminde kalıtımın önemli bir rol oynadığına giderek daha çok inanıyorlar. Örneğin, erken yaşta hangi çocukların içe dönük, hangilerinin dışa dönük olacağını ayırt etmek mümkündür. Bu da gösteriyor ki insancıl olma vasfı kalıtımsal bir özelliktir. Bununla birlikte hangi çocukların uçaktan korkacağını söylemek mümkün değildir.
Anne, baba, kardeş, teyze, hala, amca, dayı, büyükanne ve büyükbabalarda bulunan mantıksız (irrasyonel) korkular ve panik ataklara bakın. Eğer birinin panik atağı veya klostrofobi (kapalı yer fobisi), akrofobi (yükseklik korkusu) veya agorafobi (kalabalık insan topluluğu içinde olma korkusu) gibi irrasyonel korkuları varsa, olasılıkla bu sorunlardan birinin sizde de ortaya çıkması mümkündür.
ÇOCUKLUK ÇAĞI: Fobi ve panik atakların gelişiminde çoğu zaman çocukluk çağında yaşananlar rol oynar. Örneğin fobi ve panik atak rahatsızlıkları olan bir çok insan, taciz eden ve şiddet kullanan aileden yetişenlerdir. Anne, baba ya da akrabaları tarafından cinsel veya fiziksel tacize (dayak) uğrayan çocuklar, kendi dünyalarında insanlara güvenilmeyeceğini öğrenir ve bu güvensizliği hava yolları endüstrisi, pilotlar ve daha birçoğunu kapsayacak şekilde genelleştirir.
Alkolik ya da madde bağımlılığı olan anne babalarda yetişen çocuklar, anne babaların bağımlı olduğu maddeyi kendilerinden daha çok sevdiklerini çok geçmeden öğrenirler ve kendilerine verdikleri sözü tutamamaları yüzünden üst üste hayal kırıklığı yaşadıktan sonra güvenmemeyi öğrenirler. Bazı çocuklar, irrasyonel korku ve panik atak olmaya uygun ortamlarda büyüseler de, yetişkin olduklarında bu sorunla karşılaşmayabilirler.
Uçak korkusu olan insanların birçoğu her yönüyle mutlu bir aileden de gelebilmektedir. Bu insanların anne babaları birbirini sever, kendileri ve aileleri için herhangi bir ekonomik endişeleri yoktur. Aslında uçmaktan korkan birçok insan zengin ailelerden gelmektedir. Bu durumda bir veya her iki ebeveyn de çocuklarını aşırı derecede korumaktadır. Çocuklarının oyun arkadaşlarının aldığı fiziksel riskleri, kendi çocuklarını almasını istemezler. Mesela ne zaman diğer çocuklara bisiklet alınsa, bu çocuklara bisikletlerin riskli ve biraz daha büyüyünceye kadar bisiklet sahibi olamayacakları söylenir. Aynı zamanda bu tür anne babalar, çocuklarının vermeleri gereken kararları da, onların yerine verirler.
Aşırı koruma çocukların kendilerine bazı yönlerden eksiklikleri olduğu düşüncesine neden olabilir. Bu çocuklar, diğer çocukların kendilerinden daha becerikli olduklarını düşünürler. Yetişkin olduklarında, risk alma fırsatlarından ve karar vermekten yoksun bırakıldıkları için kendilerine güvensiz ve özsaygıları az olabilir. Bu tip insanlar hayatlarının çeşitli yönlerini kontrol etmek isterler.
Güven eksikliğinin temelindeki korku, kendini uçak korkusu gibi daha birçok yolla ortaya çıkarabilir. Uçakla seyahat etmek tanımadığınız, aslında tanıyamayacağınız bir dizi insana güvenmeyi gerektirir.
Sonuç olarak, çocuklarına her konuda erişilmesi mümkün olmayan en yüksek noktayı hedef almayı öğreten ve çocuklarına mükemmeliyetçiliğin ulaşılmaz olduğunu öğretmeyi ihmal edenler, aslında anne ve babalardır. Şuna da dikkat etmek gerekir ki, her mükemmeliyetçi insan yüksek standartlar koyan ebeveynlere sahip değildir.
STRESE KARŞI DİRENCİ OLMAYAN KİŞİLİKLER: Fobi ve panik atak gelişiminde kalıtımsal veya yetişme tarzından dolayı yatkınlık gösteren her insanda bu sorunlar çıkacak diye bir kural yoktur. Ancak bu tür insanlar stresi daha çok yaşarlar. Yetişkin olduklarında fobi geliştirmeye yatkın çocukluk dönemi geçiren insanlar kendilerine güvenmezler. Kendilerine olan öz saygı ve risk alma becerileri az, düşünce ve davranışlarında da mükemmeliyetçidirler.
Kendilerine ve başkalarına güvenmeyen insanlar, sürekli kendilerini koruma davranışı içindedirler. Bazen bu insanların kontrol etme ihtiyaçları, iş veya bulundukları pozisyonda ortaya çıkarken, kimi zaman da kendi çıkarları için yaptıkları davranışlarda ya da sahtekârlıklarında ortaya çıkar. Uçak korkusu olan biri, eşini 25 yıldır her seyahatinde arabayla gitmeye, böylece doğanın güzelliklerini görebileceği bahanesiyle ikna ettiğini itiraf etmiştir. Bir diğeri, sadece arabayla seyahat etme konusunda değil, arabayı kendisinin kullanması konusunda da ısrar etmiştir.
TRAVMATİK OLAYLAR: Travma sonrası stres bozuklukları genellikle savaş gazileriyle bağdaştırılır. Ancak travmatik olaylara şahit olmuş ya da yaşamış birçok insan bu bozukluğu ilerletir. Bazı insanlarda travmatik olay, çocukluğunda meydana gelmiş olabilir ve sorun zamanla ortaya çıkar. Bazılarında ise travma, yetişkin olduklarında meydana gelir ve bozukluk daha hızlı ortaya çıkar. Uçak korkusu olan biri, erkek arkadaşının trafik kazasında can verdiğini görmüş, bir diğeri komyonun yandan çarptığı arabada bir saatten fazla mahsur kalmış, bir kadın, çocuklarının ölümünden sonra uçaktan korkmaya başladığı gibi, devrilir korkusuyla yüksek binalara da giremez olmuştur. Şiddetli deprem yaşayan insanların bir çoğu da korku geliştirir ve uçak korkusu da bu korkulardan biridir. Yani güven kavramı bir kez daha kendini ortaya çıkarır. Bu insanlar kendilerine, çevrelerindeki insanlara, makinelere ya da mekanik aygıtlara güvenmezler.
STRESLİ YAŞANTI: Yaşamlarının geçmiş günlerinde hiçbir rahatsızlık duymadan uçakla seyahat ettiklerini söylerler. Eğer bu korkularının ilk ne zaman çıktığını soracak olursanız, genellikle evlilik, cenaze, ilk çocuklarının doğumu, terfi veya mezuniyet gibi stresli olaylardan sonra meydana geldiğini söyleyebilirler.
Söz konusu stresli dönemler, insanların ölümlü olmaları hakkında ve bir gün kendilerinin de öleceğini düşünme konusuna yöneltirler. Kimileri öldükten sonra geride kalanlara ne olacağını düşünür; özellikle çocuklarını kim yetiştirir, iyi bir aileleri olur mu, mutlu bir yaşantıları olur mu diye kafalarında kurarlar. Bu tip düşünme tarzı insanları, ölüm ve onun sonucunda olabilecek olayları düşünmeye iter. Genellikle bu tip şeyler düşünen insanlar, uçakların tehlikeli olduğuna karar verirler ki, bu düşünce büyük olasılıkla hayatlarının erken dönemlerinde oluşmaya başlamıştır.
FELAKET DÜŞÜNCESİ: Fobi ve panik atağı olan insanların çoğu endişelidir ve felaket düşüncesi içindedir. Böylesi kişiler otomatik olarak hep olumsuzu düşünür. Ne yazık ki bir kez uçaktan korkan insan, bu düşünceyi benimser ve uçaklar hakkındaki kötümser düşüncesini değiştiremez. Bu tarz düşünen insan, uçağa bindiğinde uçuş ekibinden birinin yüzünün asıklığından, hidrolik sistemlerden gelen garip seslere kadar her türlü olaydan şüphe duyar, durumu kötüye yorar.
BASİT FOBİLER: Korku ya da fobileri yaratmaya ister eğilimli olun ister olmayın, yaşayarak veya hayal ederek korku ya da fobileri öğrenirsiniz. Uçak korkusunu yaşayarak iki şekilde öğreniriz;
Birincisi tehlikeye maruz kalarak, diğeri de tehlikeyi yaşayan insanlardan bizzat dinleyerek. Hayal ederek öğrenme bilgi beceri ve alışkanlıkların gelişiminde başkalarından dinleyerek ya da medyadan öğrendikleriyle ortaya çıkar. Kötü bir uçak yolculuğunun sonunda çok şanslı olduğunuzu ve nerdeyse yaşamınızı yitirmiş olabileceğinizi düşünerek uçaktan ayrılırsınız. Bu kötü uçak yolculuğunun hemen sonrasında bir daha hiç uçağa binmeyeceğinizi düşünür, benzer kötü olayın yine tekrarlanacağını, geçen seferki gibi şanslı olamayacağınıza inanırsınız, zamanla korkunuz büyür ve olasılıkla dayanılmaz hale gelir. İlk bilgilerinizi ebeveyn ve akrabalarınızdan alacağınız için, herhangi birinin uçak korkusu varsa, sizin de uçaktan korkmanız olasıdır.
PANİK ATAK: Aslında uçağın düşeceği ya da havasız kalacağı düşüncesiyle uçağı terk edip kaçan insanın durumuna şahit olduysanız, ya da siz o insansanız, sebebin panik atak olduğunu biliyorsunuzdur. Bazen endişe atakları olarak da adlandırılan panik ataklara ortam neden olmaz. Vücudu aşırı strese maruz bırakan biyolojik ve psikolojik reaksiyonların birleşiminin sonucudur. Panik atak çocukluk döneminin erken safhalarında belirir. Genellikle de ergenlik sonrasında ortaya çıkar.
Panik atak çeşitli şiddet dereceleri olan istem dışı bir tepkidir. Nefes daralması, adele kasılması, üşüme ya da ateş basma hissi ve atağın meydana geldiği yeri terk edip kaçma istemiyle kendini gösterir. Panik atak geçiren insanın atak sonrasında duyduğu kaçma arzusu, aslında bulunduğu durumdan kaçma arzusudur. Uçaklar en çok korkulan mekânlardan biridir. Uçak korkusu olan birinin dile getirdiği gibi, 35.000 fitte de kaçabileceğiniz hiçbir yer yoktur. Ya da korkunun ecele bir faydası yoktur da diyebiliriz.
Benim görüşüm ise şudur:
Korku bilgisizlikten de kaynaklanabilir. Açık havada bile türbülans olabileceğini ve bunun denizdeki dalgalar kadar doğal olduğunu bilmek belki biraz daha az korkmamızı sağlayabilecektir.
Yeterince korku iyidir. Uçuşta talimatlarla verilen kurallara uyulmadığı ya da umursanmadığı takdirde hafif bir türbülansta bile yerinizde emniyet kemeriniz bağlı olmadığı durumda yaralanma riskiniz vardır.
Kadere karşı sakin kalmalıdır: Bir görüşe göre “Kader İnsanın İcraatıdır”. Elinizden gelen, gücünüzün yettiği tedbirleri aldıktan sonra tevekkül etmek gerekir.