Sivil kaynaklı pilotların havacılık sektöründe artmaya başladığı ilk yıllarda çeşitli gerginlik ve spekülasyonların yaşandığı doğrudur.
Ancak sivil kökenli pilotlar, eğitimleri, özellikle teorik bilgilere hakimiyetleri ve iyi derecedeki yabancı dil bilgileri ile kısa sürede kendilerini ispatlamış ve deneyim kazanmışlardır. Bugün birçoğu havayolu şirketlerinde Sorumlu Kaptan Pilot, Öğretmen, Kontrol Pilotu olarak uçmaktadır. Ayrıca günümüz itibari ile çoğu sivil pilotlarımız 15-20 yılı havacılık sektöründe devirmiş ve birçok askeri pilottan daha fazla sivil havacılık ve airline uçuş tecrübesine sahip olmuşlardır.
Elbetteki asker kökenli pilotların eğitim ve tecrübeleri yüksektir. Özellikle tek başlarına binlerce saat uçuş tecrübeleri, uçuş disiplinini hayatın bir parçası haline getirmiş, tehlikeli anlarda doğru karar verebilme yeteneklerini geliştirmiştir. Özellikle nakliye uçaklarında uçan pilotlar ise hava taşımacılığının usullerine jet pilotlarına nazaran daha kolay adapte olmuşlardır.
Günümüzün gelişen teknolojisi farklı kaynaklardan gelen bu her iki pilot modelini aynı potada eritmiş aradaki farkları ortadan kaldırmıştır. Çünkü sivil hava taşımacılığına geçen sivil asker her pilot, multi-crew (çok pilotlu) uçaklarda uçabilmek için, gerekli MCC (çok pilotlu koordinasyon) ve CRM (mürettebat kaynak yönetimi) eğitimlerini almıştır.
Her yıl iki kere simülatör uçuş eğitimine giren pilotlardan ortak prosedürlere harfiyen riayet etmeleri beklenir. Eğitimler başarılı bir koordinasyon, mükemmel bir uyum ve takım çalışmasının sergilenmesi ile bitirilir. Aksi halde eğitim tekrar edilir.
Hedef ise çok iyi tarif edilmiş kurallar içinde uçağı emniyetle uçurmaktır.
Gözlemlerim birlikte görev yapan sivil ve asker kökenli pilotların mükemmel bir uyum içinde çalıştığı yönündedir.