Sevgili havacılık tutkunları, her işin mutlaka bir zorluğu vardır. Dışarıdan bakıldığında oldukça havalı görünen pilotluk mesleğinin de kendince meşakkati çoktur. Fakat bu meslek çoğunlukla tutku ile yapıldığından seve seve katlanılan zorluklar görev bittikten sonra eve dönerken yavaş yavaş unutulur… taa ki yeni bir göreve kadar…
- Havacılıkta çalışma ve dinlenme periyotlarının düzensizliği çoğu zaman kaçınılmaz niteliktedir. Çünkü hava ulaştırma sektörü günümüz koşullarında 7/24 çalışmaktadır.
- Yetişmesi gereken tarifeler, zamanında ulaştırılması gereken kargo operasyonları, yaz aylarında artan trafiği karşılamak için artan frekanslar, yoğun görevler ve uzun süreli uçuşlar, uçuş ekibinin istirahat ve uyku saatlerini devamlı değişik zamanlarda kullanmalarını zorunlu kılar.
- Görevli personelin sayısal yetersizliği ve bir takım olumsuz çevresel koşullar da istirahat düzensizliğini arttıran diğer unsurlardır.
- Sonuçta yeterince dinlenememe, yorgunluk ve uykusuzluğa; yorgunluk ve uykusuzluk, fiziksel-zihinsel performans kaybına; bu da uçuş kazalarına yol açabilir.
- Bu nedenle, çalışma ve dinlenme zamanlarının uygun bilimsel yöntemlerle düzenlenmesi, sadece uçucuları ilgilendiren tekil bir sorun olarak değil, idarenin de sorumlulukları arasında sayılmalıdır.
- Çalışma ve Dinlenme Düzensizliği Probleminin Kaynakları şunlardır;
- Uzun Uçuşlar : Uzun menzilli ve uzun süreli uçuşların istirahat periyodunu bir biçimde aksatacağı açıktır. Uzun uçuşlar daha sıkıcı ve yorucudur. Kıtalararası uçuşlar gibi uçuş sorumluluğunun birkaç pilot tarafından paylaşıldığı uçuşlarda bile, uyanıklılık ve dikkati uzun süre canlı tutabilmek kolay değildir. Hava taşımacılığındaki kazaların çoğunun, uzun bir uçuşun en yorgun olunan son periyodunda olması bu problemle ilgilidir.
- Gece Uçuşları : Doğal veya biyolojik sirkadien ritimlere göre, gece saatlerinde aktivite biter, beyin ve vücudun istirahat periyodu başlar. Gece uçuşlarının gündüz uçuşlarına göre daha yorucu, gündüz uykularının da gece uykularına göre daha az dinlendirici oluşu bundandır. Böylece gece uçuşları bir anlamda, dinlenme periyodundan çalma veya istirahatten feragat etme yoluyla gerçekleşmektedir. İstirahat ve uykunun yetersizliği ise, kazaların en önemli nedenlerindendir.
- Yoğun Görevler : Sivil havacılık limitleri içerisinde bile 3-5 gün süren yoğun uçuş görevlerine katılan orta menzilli dar gövdeli uçucuların yeterince dinlenemeyecekleri bellidir. Kısa süreli ve aşırı zihinsel ve fiziksel aktivite, tükenme hissine yol açabilirse de bu durum, istirahat ile çabucak düzelebilir. Fakat uzun süreli ve birikici nitelikteki kronik yorgunluk, psikomotor yetersizliklere neden olur; bu da uçuş emniyetini zaafa uğratır. Uçuş ve dinlenme saatlerini düzenleyen belirli talimatların var olmasına karşın, sürekli olarak bu limitlere yakın saatlerde uçulabilmekte ve bazen operasyonun devamı, yolcu mağduriyeti, yeni bir operasyonun maliyeti gibi sebeplerle kaptan kararı ile kuralların esnetilmesi mesainin uzatılması veya dinlenme süresinin kısaltılmasını zorunlu hale gelmektedir.
- Kıtalararası Uçuşlar : Kısa bir zaman sürecinde 4-5 veya daha fazla sayıda zaman diliminin geçildiği kıtalararası uçuşlarda, vücudun sirkadien ritmi bozulur. Uçucunun biyolojik saati ile varılan bölgenin coğrafi 6aati arasındaki farklılık nedeniyle jet lag tablosu oluşur.
- Vardiya Değişimi : Çalışma saatlerindeki 7-8 saatlik kaydırmalar jet lag’de olduğu gibi sirkadien ritm bozulmasına yol açar (shift lag). Gündüz saatlerinde uçuş yapmaya alışkın iken, gece uçuşlarıyla görevlendirilen veya tersine, bir süredir gece uçuşlarına alışmış olan bir mürettebatın gündüz vardiyasına geçirilmesi, özellikle bu yeni periyoda uyum sağlayıncaya kadar problem yaratabilmektedir. Çoğu olgularda yeni vardiyaya uyum süresi ortalama 4 gün almakta, bazı kişiler ise hiç uyum sağlayamamaktadır.
- Personel Azlığı : Personel sayısını çok yeterli bulan hemen hiçbir kuruluş olmamasına rağmen, her görev için makul bir sayı belirlenebilir. Aynı işin yetersiz sayıda kişilerle yapılabilmesi belirli kısa süreler için mümkün ise de, bu ancak mevcut personelin kitabi limitlere yakın uçurulması ile veya istirahat periyodundan yapılan fedakarlıkla olacak; ama er veya geç, açık veya sinsi bir yorgunluk sonucu tükenme belirtileri gösteren kişilerin kaza yapma olasılığını arttıracaktır.
- İstirahati Zorlaştıran çevresel Etkenler : Personel sayısının yeterli, vardiyaların düzenli, uyku saatlerinin uygun olduğu durumlarda bile, istirahat ortamları rahat değilse problem devam edecektir. Dinlenme ortamının gereğinden fazla sıcak, soğuk, gürültülü, hareketli veya aydınlık olmaması arzu edilir. Bazı insanların içsel ritmlerinin tarla kuşları veya horozlar gibi erken yatıp erken kalkmaya; bazılarının ise baykuşlar gibi geç yatıp geç kalkmaya ayarlı olduğu ileri sürülmektedir. Kronotip olarak isimlendirilen bu farklılığın gece vardiyalarında gece insanlarını, gündüz vardiyalarında ise gündüz insanlarını görevlendirerek, problemi azaltmakta kullanılması önerilmektedir.
Velhasıl bizim iş hiç de göründüğü gibi değildir sevgili dostlar.