Pilot ve kabin memuru olarak görev yapan bir insandır.
Yerden kilometrelerce yükseklikte, yüzlerce kilometre süratle giden, tonlarca yakıt yüklü bir uçağın kokpitinde, onlarca gösterge ile uğraşırken pilot gerçekte oturmaktadır.
Ama bu sırada pilotlar sürekli olarak uçağın uygun seyrüsefer rotasını takip ettiğini, dışarıdaki hava koşullarını, diğer hava araçlarını, aşağıdaki coğrafi yapıları, uçaktaki tüm sistemleri kontrol etmek, prosedürleri takip etmek, haberleşmeyi de sürdürmek zorundadır.
Tüm bunlar ÇAPRAZ KONTROL dediğimiz bir yöntemle yapılır. Çapraz Kontrol; uçuşun ve uçuş aletlerinin, belirli bir sıra ile, periyodik olarak ve sürekli takip edilmesi, izlenmesi demektir.
Bizler bunu havacılık dili ile AVIATE, NAVIGATE, COMMUNICATE, MANAGE olarak ifade ederiz.
Kokpitte oturan pilotlar iş bölümü ile bu bilişsel ve fiziksel performansı sergilerken uzun süreler boyunca gürültü, “vibrasyon” sarsıntı, ısı değişimleri, hareket kısıtlılığı, oksijen azlığı, kuru hava, basınç değişikliği, disoryantasyon (uyumsuzluk), saat farkı, değişik periyotlarda uçuş (gece-gündüz) gibi nedenlerle zorlanmaktadır. Bu zorlanmaların yarattığı gerginlik zamanla arttıkça pilotun performansında da azalma olacaktır.
Bir pilot ayrıca her uçuşunda uçak arızası, hatalı kumanda, diğer hava araçları, kuşlar, kötü hava koşulları veya başka nedenlerle yaşamsal riske maruz bulunmaktadır. Havada başınıza gelebilecek kötü senaryolarda uçağınızı arabanız gibi sağa çekip bekleyemezsiniz. Hem uçağı uçurmaya devam etmek hem de gerekli prosedürleri yerine getirmek için belki de uçuşun en yorgun saatlerinde üstün bir performans sergilemek üzere sakin, soğukkanlı ve enerjik kalmalısınız. İşte tüm nedenlerden dolayı havacılığın pilotlar için bir çeşit stres kokteyli olduğu bilinmektedir.
Kömür madencileri ve oto yarışçılarıyla birlikte en stresli meslek gruplarından birine-mensup sayılan pilotlar, toplum gözünde havacılık streslerine karşı bilenmiş, kahraman ve gözü pek insanlar olarak bilinirler. Buna rağmen yoğun stresler altında herkesin bir kırılma noktası vardır; tek değişken eşiktir.
Strese bağlı performans bozulmasının uçuş kazalarıyla doğrudan ilişkisi bulunduğu ve pilotların yaşamla ölüm arasındaki bir çizgide ve kaygan zeminde görev yaptıkları kabul edilmektedir.
Uçuş streslerinden yakınmayan pilotların, uçuşta nasıl bir psikoloji içinde bulunduklarını tam olarak bilemeyebiliriz. Bu zorlanmanın faturasının stres olduğunun onlar da farkındalar, fakat soru şudur: pilotlar bu streslere neden gönüllüdür? Burada belediye otobüsü şoförünün streslerinden farklı olan nedir? Bunun cevabını irdelemeden, pilotun streslerini değerlendirmek pek anlamlı değildir.
Pilotları Strese Dayanıklılığı Belirleyen Unsurlar açısından değerlendirmek gerekirse;
Nörotik, prepsikotik veya antisosyal kişilik yapısı, fiziksel zayıflık, sosyal-mental düşüklük, bilgisizlik ve eğitimsizlik gibi unsurlar, stresle mücadeleyi zorlaştırmaktadır. Zor ve uzun pilotaj ve havacılık eğitimlerinde bu hususlar da değerlendirilir. Aşamaları geçebilenler seçilerek eğitime devam ederler.
Strese dayanıklılıkta belirli şablon ve formüller yoksa da, stresler karşısında başarılı olan kişilerin şu üç yeteneğe sahip oldukları bilinmektedir:
Çare bulma, Adaptasyon, Yeterlilik ki pilotlarda görülen en genel özelliklerdir.
Strese maruz kalan insanın savunmasında diğer şansları şunlar olabilir:
Kişilik Yapısı: Zeki, dengeli, uyumlu, güvenli, hoşgörülü, yetenekli, becerikli ve bilgili pilotlar strese daha dayanıklıdırlar.
Stres çözüm Repertuarının Genişliği: Sık karşılaşılan, alışılan ve eğitimi yapılan durumlara çözüm bulmak daha kolaydır. Bu nedenle en az yılda bir kez pilotlar yer dersi ve simülatör eğitimlerini tekrar ederler.
İhtiyaçların Giderilmiş Oluşu: Tatmin içindeki kişi rahattır. Uçuşa giderken ev kirası, yakıt aidat, faturalar, sağlık güvencesi vb. konular hakkında endişeli olmak motivasyonu azaltır.
Toplumsal Prestij Sahibi Olmak: Ekonomik ve fiziksel yönden güçlü, kariyer ve ihtisas sahibi, saygın insanların hem stresörlerle karşılaşma olasılığı görece az, hem de karşılaştığında alt etmesi kolaydır. Türkiye’de pilot olmak bu anlamda bir avantaj sayılabilir.
Toplumsal Değer Yargılarının Toleranslı Oluşu: Hoşgörülü yasa ve geleneklerin geçerli olduğu toplumlarda yaşamak bir şanstır. Sert köşeli, sivri uçlu aşırı kuralcı bir toplumda yaşamak da kişi üzerinde fazladan stres yaratır.
Fiziksel Çevre Koşullarının Uygunluğu: Normal ısı, ışık, basınç, nem, ses ve ekolojik ortamda yaşamak, stresi azaltır. Bu nedenle imkan bulan pilotlar apartman yaşantısından ise müstakil bahçeli bir evi tercih ederler.
Sosyal Çevrenin Uygunluğu: Güvenlikli, saygılı, sevgili, düzenli, uygar bir çevre stres unsurlarını kaynağında kurutur.
Strese Yalnız Başına Maruz Kalmamak: Topluca maruz kalınan savaş, göç, afet gibi durumlara daha iyi tahammül edilebilir.
Vücut İmmün Sisteminin İyi Çalışması: Hastalıklara, acılara direnç kazandıran gizem dolu bir kişisel avantajdır.
Stres Yönetimi
Yukarıda bahsi geçen strese dayanıklılığı artıran unsurlardan ne kadar fazlasına sahipse pilotun stresin olumsuz etkilerinin üstesinden gelmesi o kadar rahat olacaktır. Ancak pilotun kendi çabalarıyla bunu geliştirmesi mümkündür.
Hemen her tür fiziksel egzersiz ve spor stres giderici etkiye sahiptir.
Meditasyon, kas gevşetme gibi relaksasyon teknikleri, dinsel ritüeller ve ibadet de terapötik etki yapmaktadır.
Psikiyatrist, psikolog ve danışmanlarla konuşarak rahatlamak da oldukça yaygın bir yöntemdir.
İyi aile ilişkileri, birlikte vakit geçirmek, konuşmak ve paylaşmak ise iyi bir stres yönetimi için olmazsa olmazlar arasındadır.