uçuşun güvenliğini düşünürler. Bundan dolayı yumuşak iniş veya kalkış yapmak birinci öncelikleri değildir.
Pilotlar, iniş anında; uçağın g-load denilen (yere dokunuş sertliği) sınırını aşmamalı, yaklaşık dakikada 300 metrelik bir alçalma hızında başlayan ilk yaklaşma son kısımda 100-150 m/dk ya kadar düşürülerek ve alçalmayı hiç kesmeden, pistin ilk 300 metrelik veya ilk üçte birlik kısmına teker koymalıdır. Eğer bu limitlere uyulmadan bir iniş yapılırsa uçakta sorun yaşanma ihtimali söz konusudur.
Örneğin yumuşak iniş için uçağın sabit bir hızla alçalmasının sekteye uğratılması, pistin ilk üçte birlik bölümüne tekerleklerin değmemesine neden olabilir. Bu durumda yaşanacak olan olası sorun ise uçağın durması için pistin geri kalan uzunluğunun yetersiz kalmasıdır. Yüksek bir alçalma oranı ile yapılan iniş ise uçağa yapısal olarak hasar verebilir.
İniş sırasında, pistin eğimi ve pist yüzeyinin durumu, pist üzerindeki rüzgârın yönü ve şiddeti, türbülans, hava sıcaklığı, uçağın ağırlığı, havanın yoğunluğu, uçağın iniş kanatçık pozisyonu (flaplar) inişi etkileyen hususlardır.
İnişler arasında farklılıklar olabilir. Bu tamamen o günkü koşullara ve elbette pilotun iniş tekniğine de bağlıdır. İdeal olan hem limitlere uymak ve hem de mümkün olduğunca uçağı yere yumuşak indirmektir.
Fakat pilotlar ve uçuş emniyeti açısından gayet emniyetli ve güzel bir iniş yolcular tarafından sert iniş olarak tanımlanabilmektedir. Yolcularımıza tonlarca ağırlığı olan bir uçağın yere temasının her zaman çok yumuşak olmasını beklememelerini tavsiye ederim.
Yukarıda bahsi geçen tüm konular pilotun iniş tekniği ile birleşince o gün yumuşak veya yolcu gözüyle sert olarak değerlendirilebilen bir iniş gerçekleşebilecektir. Yolcu gözü ile sert kabul edilen bir inişi o günün şartlarından dolayı tecrübeli bir pilot da gerçekleştirmiş olabilir